Diyabet İle İlgili Bilinmesi Gerekenler
20 Temmuz 2022

DİYABETLE İLGİLİ BİLİNMESİ GEREKENLER

Diyabet, kandaki glukoz (şeker) düzeyini dengeleyen insülin hormonunun; eksikliği veya yeterince salgılanmasına rağmen, vücutta etkin kullanılamaması sonucu oluşan kronik metabolizma bozukluğudur. Midenin arka yüzeyinde yerleşik bir organ olan pankreas, kaslarımızın ve diğer dokuların kandan glukozu alıp enerji olarak kullanmalarını sağlayan "insülin" adı verilen bir hormon üretir. Besinlerle kana geçen glukoz, insülin hormonu aracılığı ile hücrelere girer. Hücreler glukozu yakıt olarak kullanır. Eğer glukoz miktarı vücudun yakıt ihtiyacından fazla ise karaciğerde ve yağ dokusunda depolanır.

  1. Diyabet Tipleri

    Tip 1 Diyabet,insülin hormonlarının eksikliği sonucu ortaya çıkar. İnsülin bağımlı diyabet tipidir. Sıklıkla çocukluk ve gençlik yaşlarında ortaya çıktığı için “Juvenil diyabet” olarak da adlandırılır. Pankreasta bulunan ve insülin üreten beta hücrelerinin otoimmün bir süreç sonunda zedelenmesi ile meydana gelmektedir.

    Tip 2 Diyabet,genellikle daha ileri yaşlarda (35 yaş ve üzeri) başlar. Sağlıksız yaşam biçimi davranışları ve aile öyküsü hastalığın ortaya çıkışında etkilidir. Sıklıkla insülin direnci de eşlik eder. Beslenme, egzersiz ve anti-hiperglisemik ilaçlarla (oral antidiyabetikler, insülin ve GLP-1 analogları) hastalık kontrol altına alınabilmektedir.

    Gestasyonel Diyabet,(gebelik diyabeti) gebelerin %2-8’inde görülür. Diyabetin araştırılması amacıyla gebeliğin 24-28. haftaları arasında tarama ve tanı testi yapılmaktadır. Erken tanısı için mutlaka OGTT ( şeker yükleme testi) yapılması gerekmektedir. Hipergliseminin anne ve fetüs üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için erken tanıya önem verilmektedir.

    Gizli Şeker (Prediyabet), kan şekerinin normalden yüksek ancak, “diyabet” tanısı konulacak seviyede olmaması durumudur. Gizli şekerde, doğru hayat tarzı değişiklikleri ve gerekli tedaviyle diyabet hastalığının önüne geçilebilir. Böylelikle, diyabetin yol açabileceği kalıcı organ hasarları önlenebilir. Buna karşın, dikkat edilmezse hastanın Tip 2 diyabet geliştirmesi muhtemeldir.

  2. Diyabetin Görülme Sıklığı

    Günümüzde diyabetin görülme sıklığı hem dünyada hem de ülkemizde giderek artmaktadır. Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) tarafından, 2015 yılında yayınlanan araştırma sonuçlarına göre dünya genelinde 415 milyon yetişkin diyabetlinin olduğu tahmin edilmektedir. Ülkemizde 2016 yılında yapılmış araştırmalara göre ise, halen 8.5 milyon diyabetli nüfusumuzun olduğu düşünülmektedir.

  3. Diyabetin Belirtileri Nelerdir?

    Diyabette sık görülen belirtiler; ağız kuruluğu, çok susama, çok idrara çıkma, çok acıkma, çok yemek yeme veya iştahsızlık, halsizlik, çabuk yorulma, gece idrara çıkma, ellerde ayaklarda uyuşma, geç iyileşen cilt yaralarıdır. Daha az görülen belirtiler ise; bulanık görme, açıklanamayan kilo kaybı, inatçı infeksiyonlar, tekrarlayan mantar infeksiyonlarıdır.

     

     

     

  4. Diyabet Kimlerde Görülür? Diyabete Bağlı Sorunlar Nelerdir?   

    Diyabet en sık; birinci ve ikinci derece yakınlarında diyabet bulunan kişilerde, doğum tartısı 4.5 kg veya üzerinde olan (iri bebek) bebek doğuran veya daha önce gebelik diyabeti tanısı almış kadınlarda, yüksek tansiyonu olan, kan kolesterol seviyeleri yüksek kişilerde, Polikistik over hastalığı olan kadınlarda, insülin direnci olan, damarsal hastalığı olan kişilerde, fiziksel aktivitesi düşük olan ve yanlış beslenme alışkanlıkları olan (obez) kişilerde görülür.

    Diyabetin erken teşhis edilmesi, etkin yönetilmesi, kan şekerinin düzenli takip edilmesi, diyabette doğru beslenme ve fiziksel egzersiz yapılması hastalığın akut ve kronik komplikasyonlarından (hastalığa bağlı istenmeyen etkilerden) korunmada önem taşımaktadır. Diyabetin akut (erken) komplikasyonlarıarasında; diyabetik ketoasidoz ( şeker koması), insülin gereksiniminde artış, hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) ve hiperglisemi (kan şekeri yüksekliği) görülmektedir.  Kronik (geç) komplikasyonları arasında ise; diyabetik nefropati (böbrek hasarı), nöropati (sinirlerin zarar görmesi), retinopati (göz damarlarının hasarı) ve diyabete bağlı ayak yaraları görülmektedir.

  5. Diyabette Fiziksel Aktivite ve Beslenme

    Diyabetli bireyin fiziksel aktivitesini artırması, kan şekeri ve yağ düzeyi ile tansiyonunun kontrolünü sağlamayı kolaylaştırır. Kilo vermeye yönelik olarak planlanan beslenme programı ile birlikte günde en az yarım saat orta şiddette fiziksel aktivite (ör. tempolu yürüme) yapması gereklidir.

    Kan şekerinin dengede tutulması için, üç ana ve üç ara öğün şeklinde beslenmek gerekmektedir. Uzun aralıklarla beslenmek kan şekeri düzensizliklerine yol açmaktadır. Doğru beslenme ve egzersiz düzeni oluşturulması hastanın diyabetini etkin yönetmesi için önemlidir.

  6. İnsülin Kullanımında Dikkat Edilmesi Gerekenler

    Diyabet tedavisinde insülin kullanırken saklanma koşulları göz önünde bulundurulmalıdır. İnsülinler; buzdolabının kapağının yumurtalık bölümünde saklanmalı, buzluğa yakın raflara konulmamalı, çalkalanmamalı ve kesinlikle dondurulmamalıdır. Buna ek olarak; soba, kalorifer gibi ısı kaynağından ve güneş ışığından uzak tutulmalıdır. Açılmış insülinler 30 günden fazla kullanılmamalıdır. İnsülin uygulanırken, uygulama bölgesinin sık değiştirilmesi cilt altı yağ dokuda bölgesel olarak hasar oluşmasını (çökme, şişme vb.) önler.

  7. Diyabette Kişisel Bakım

    Diyabetli bireyler; banyo sırasında tahriş edici uygulamalardan kaçınmalı, banyodan  sonra cilt nemli iken nemlendirici losyon kullanmalı, ciltte kesik- çizik oluşmaması için kesici aletleri (tırnak makası, jilet vb.) kullanırken dikkatli olmalıdır. Ciltte yaralanma veya çizik oluşmuşsa ılık sabunlu su ile yıkamalı ve steril–temiz malzeme ile kapatmalıdır. Ayaklarını her gün ılık su ile yıkayıp kurulamalıdır. Isınmak için kesinlikle soba vs. yanaşmamalı, patik, çorap kullanmalıdır. Ayrıca, diş hekimine gitmeden önce mutlaka kan şekeri kontrolü yapılmalıdır. İnsülin kullanılıyorsa, diş tedavisinden önce dozunda ve zamanında yapılmalı, doz atlanmamalıdır.

     

     

  8. Sigara ve Alkol Kullanımı

    Sigara kullanmak, hem büyük hem de küçük damar hasarını hızlandırdığı için kesinlikle yasaktır. Sigarayı bırakmakta zorlanan bireyler, Sağlık Bakanlığının yürüttüğü “Sigarayı Bıraktırma” programına başvurmalıdır. Diyabetli bireylerin alkol kullanımı önerilmez. Alkol alımı kan şekeri kontrolünü bozar ve ani kan şekeri düşüklüğü, koma, ani kalp-damar olayları ve karaciğer yağlanması gibi sağlık sorunlarına yol açabilir.

  9. Diyabet ve Seyahat

    Diyabetli bireyler ev dışında veya yolculuklarda, yolculuk öncesinde yolculuk süresine göre bir seyahat çantası hazırlamalıdır. Seyahat çantası hazırlarken çantasında insülin kullanıyorlar ise yedeği de olacak şekilde; insülin kalemi ve kalem uçları, insülin için soğutucu; ağızdan alınan şeker düzenleyici ilaç kullanıyor ise seyahat boyunca yetecek miktarda yedek hap alması; kan şekeri ölçüm cihazı; yeteri miktarda parmak ucu delicisi (lanset) ve kan şekeri ölçüm çubukları ile ek pil bulundurmalıdır.

    Seyahat çantasında; hipoglisemiyi (kan şekerinin düşmesi) önlemek amacıyla ara öğün bulundurulması, hipoglisemi gelişmesi halinde kullanmak üzere meyve suyu, kesme şeker veya glukoz (şeker) tabletlerin yeterli miktarda yer alması gerekmektedir. Bavulların kaybolma ihtimali göz önünde bulundurularak seyahat çantası mutlaka hastanın yanında olmalıdır.

  10. Diyabetin Evde Takibi

Diyabetli bireyin evde kendi kendine kan şekeri düzeylerini ölçmesi, ani kan şekeri düşmeleri ve yükselmelerinin erken saptanması ve gerekli önlemlerin alınması açısından önemlidir. Kendi kendine kan şekeri ölçümü, şeker ölçüm cihazı ve ölçüm çubukları ile sağlanır. Her cihazın kendine özel ölçüm çubuğu ve kullanım talimatı vardır. Bu nedenle diyabetli birey ölçüm cihazını doğru kullanmayı ve düzenli bakımını nasıl yapacağını bilmelidir.

Diyabet tedavisi ve beslenme düzenine dikkat edildiği halde akut (erken) komplikasyonlar ile kan şekeri düzensizlikleri görüldüğü durumlarda doktora başvurulmalıdır.

Diyabet eğitimi ile hastanın; kendi kendine kan şekeri takibi, insülin ve ilaç tedavisini uygulayabilmesi, diyabetin gerektirdiği beslenme ve egzersiz programına uyumu, böylelikle yaşam kalitesinin  arttırılması hedeflenmektedir.

Diyabetin etkin yönetilmesi ile yaşanacak yıllara yaşam kalitesi katmak mümkündür. Bu amaçla; iç hastalıkları uzman hekimleri, diyabet eğitim hemşiresi ve diyetisyenlerimizden oluşan multidisipliner diyabet eğitim ekibimizle hastanemizde diyabet tanısı alan hastalarımıza hizmet vermekteyiz.

BU YAZI BİR TAVSİYE NİTELİĞİNDEDİR. SAĞLIKLI GÜNLER DİLERİZ.

Esenler Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi
Diyabet Eğitim Hemşiresi Uzman Hemşire Begüm ÇAMLI